Feminist KürsüFeminist YaşamHukukYazılarımız

Feride davasının ardından: Birlikte olursak ne eksiliriz, ne sesimiz biter!

Muğla’da Üniversiteli Kadın Kolektifi’nden Feride geçtiğimiz yıl 18 Haziran’da evine giderken bir erkek tarafından kaçırıldı. Polis “rızası var” diyerek olaya kayıtsız kaldı, kadınlar sosyal medyadan kampanya başlattı. Feride bulundu ve kaçıran erkek ile olaya karışanlar hakkında dava açıldı. Feride’nin davasının karar duruşması 10 Ağustos’ta görüldü ve sanıklar hakkında 80 yıl hapis cezası aldı. Kazanımla sonuçlanan bu davanın ardından biz de bu kadın dayanışması hikayesinin örgütleyicilerini bulduk. Kocaeli’den Sibel Kahraman, İstanbul’dan Fulya Dağlı ve Ankara’dan Hilal Kınay’la sohbet ettik. Sonrası mı? Sonrasını onlar anlatsın…

İlk olarak bize biraz Feride’nin kaçırılma ve bulunma sürecini, bu süreçte ördüğünüz kadın dayanışmasını anlatır mısınız?

Hilal: Arkadaşímızın kaçırıldığï haberini ilk aldığımızda hemen neler yapabileceğimizi düşünmeye başlamıştık. Yıllardır kadınların maruz kaldığı saldırıların ardından yanı başımızdaki arkadaşımızın kaçırılması bizi birçok şeyi daha ayrıntılı düşünmeye itmişti. Aldığımız ilk haber emniyetin hiçbir şey yapmadığı ve “kendi gitmiştir” ifadeleri olmuştu. Bunun üzerine emniyetin üstüne düşeni yapması gerektiği, aramaya başlaması ve aynı zamanda aramaları hızlandırmasını sağlamaktı. Bunun için yapmamız gereken ilk şey elbette bu baskıyı üzerilerinde hissetmeleri için kamuoyu örnekti. Bu noktada ilk elden sosyal medya üzerinden “#FerideNerede” etiketiyle gündem etmeye çalıştık. Aynı zamanda kadınları Feride bulunana kadar nöbet tutmaya çağırdık. Bir yandan da gazetecilere, milletvekillerine ulaştık. Kadın milletvekilleri ve gazeteciler bu olayı gündem etmemiz konusunda hep yanımızdaydı ve bize çok yardımcı oldular. Emniyetin görevini yerine getirmesi için bir baskı gerekiyordu ve kadınların tüm gün boyunca süren tepkileri, baskıları sonuç verdi ve Feride bulundu.

 

Sibel: Özgecan’ın katledilmesinin ardından yaşanan genç kadın cinayetleri daha da görünür hale gelmişti. Bu nedenle ilk sözümüz “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” oldu. Sosyal medya üzerinden Feride’nin kaçırıldığını duyurduk. Etiket çok hızlı bir şekilde yayılıyordu. Herkes hep bir ağızdan Feride’nin nerede olduğunu soruyordu. Birçok kadın ve LGBTİ+ örgütü de bu dayanışmayı yükseltiyordu. Ulaştığımız milletvekilleri aracılığıyla kolluğun görevini yapmasını sağlamaya çalıştık.

 

Feride’nin bulunmasını sağlayan sosyal medya üzerinden kurduğunuz kadın dayanışmasıydı. Peki nasıl kuruldu bu dayanışma ve etkisi nasıl oldu?

Hilal: Feride’yi bulmamız ve ardından gelişen süreç boyunca hep kadın dayanışmasının vurgusunu yaptık. Çünkü bu sonucu almamızı sağlayan şey kadın dayanışması oldu. Sosyal medyadan atılan bir tweetten, milletvekillerinin, gazetecilerin, tüm kadın ve LGBTİ kurumularının desteklerine kadar binlerce kadın bunun bir parçasıydı. Dava süreci yaklaşırken de bu süreci birlikte örmenin daha doğru olduğunu düşündük. Sonuçta birlikte bir kişi daha eksilmeyeceğiz demiş ve sözümüzü tutmuştuk. Böylesi bir sürecin ardından dava öncesi tüm kadın ve LGBTİ kurumlarına çağrı yaparak bütün dava sürecini birlikte örgütleyelim istedik. Böylece “Feride için Kadın Dayanışması” kurulmuş oldu. Sonraki süreci de Feride için Kadın Dayanışması olarak örgütledik.

Fulya: Feride bulunduktan sonra kaçıranlar da tutuklanmıştı ve bir yargılama süreci başlamıştı. Bu süreci de yine aynı iradeyle ve dayanışmayla örmek istedik. Çünkü Feride’yi bulmamızı sağlayan dayanışma, o mahkemeden gerçek adaleti çıkartabilecek tek güçtü. İlk duruşmanın öncesinde Feride’nin bulunma sürecinden dava gününe kadar yaşananları anlatan ve davaya çağrı yapan bir metni imzaya açarak kadın ve LGBTİ+ örgütleriyle birlikte Feride için Kadın Dayanışması’nı kurmuş olduk. Davanın takibini yaparak erkek adaleti köşeye kıstıracak bir kadın dayanışması böyle olgunlaştı.

 

Hilal: Zaten bu mücadelenin en güzel yanı dayanışma kısmı. Feride İçin Kadın Dayanışması’nın bileşeni tüm kurumların yan yana olması hepimiz için çok kıymetli. Üstelik bu platformun uzunca bir süre sonra en zor zamanlarda kadınları bir araya getirebilmiş olması açısından da çok değerli olduğunu düşünüyoruz.

Fulya: Erkek şiddetine karşı verdiğimiz mücadelenin yıllardır kanıtladığı bir gerçek var: Kadın dayanışması yaşatır. Her birimiz ve her bir örgüt şüphesiz erkek şiddetine karşı sesini yükseltiyor. Fakat biliyoruz ki seslerimiz ve renklerimiz birbirine karıştığında gürleşiyoruz, güçleniyoruz. Böylesine geniş bir dayanışma ağına sahip olmamız bu süreçte “kadınlar kazandı” dememizi sağladı. Bu vesileyle bu dayanışmayı kuran her bir kadına ve örgüte teşekkür ederiz.

Biliyoruzki Türkiye’de kadınların mücadelelerinde en fazla önlerine çıkan engellerden biri eril yargı. Mahkemeler, kadınların lehine kararlar vermek yerine ataerkiden yana tutum alarak toplumsa cinsiyet eşitsizliğinin büyümesine katkı sağlıyorlar. Ancak bu defa farklı oldu. Feride kazandı, kadınlar kazandı. Bize biraz da dava sürecinden bahseder misiniz?

 

 

Sibel: Feride davası sürecinde birçok zorlukla karşılaştık. Davada karşı tarafın ailesi ve avukatları birçok gülünç iddia ile kendilerini kurtarmaya çalıştılar. Ailesi zaten sürekli şikayetleri geri çekmemiz için tehdit ediyordu.

Hilal: Aslında bizim için bir deneyim de oldu bu süreç. Çünkü; aslında farkında olmadığımız ya da dikkat edemediğimiz birçok şeyin farkına varmamızı sağladı. Daha önce de dediğimiz gibi bir fotoğrafın paylaşılıp paylaşılmamasını dahi aramızda uzunca tartıştık. Dava süreçlerini yine aynı dayanışmayla ördük. Dava sürecinde karşılaştığımız birçok şeyi raporlamaya çalıştık aslında bu yüzden hakimin ifadelere karşı en ufak bir mimiği, sanık avukatların sözleri, sanıkların tutumları… Bütün bunlar bizim için dikkat edilmesi gereken şeylerdi. Sanıkların çelişkili ama aynı zamanda indirim isteyen tutumları çok belirgindi. Sanık avukatları bir çocuğun bile gülüp geçeceği ifadelerle sanıkları savunuyordu ancak bunu yaparken de “aşkla” yapmaktan çekinmiyorlardı. Böylesi toplumsallaşmış bir kadın davasında sanık avukatları kadındı. Baro tarafından atandığını biliyoruz avukatların ama isteselerdi çekilebilirlerdi elbette. Ya da yalancı tanıklarla karşılaştık ki zaten son duruşmada bu kişilerin tanıklıkları da heyet tarafından kabul görmedi.

 

Üniversiteli Kadın Kolektifi olarak bu süreci değerlendirirseniz, sizin açınızdan nasıl bir süreçti? Sizin için ilk defa bir hukuki kazanım elde edilmiş olan bu deneyimi biraz aktarır mısınız?

Fulya: Öncelikle davanın kadınlar tarafından takip edilmesini sağlamak ve kamuoyu oluşturmak için Feride için Kadın dayanışması kuruldu. İlk duruşmaya memleketin dört bir yanından kadınlar katıldı. İçeride dava sürerken “Kadınlar burada Feride’nin yanında” diyen kadınlar hakime de, heyete de, sanıklara da Feride’nin yalnız olmadığını ilan etti. Devamında gerçekleşen duruşmalarda da aynı iradeyle bu davanın peşini bırakmayacağımızı göstermiş olduk. Her duruşma öncesinde sosyal medyadan, sokaklardan ve üniversitelerden davaya çağrılar yaptık. Bazen çeşitli aksiliklerle de karşılaştık bu süreçte. Bir seferinde duruşmaya katılmak için Konya’ya otobüs kaldıramadık. Bu nedenle otobüs bileti almamız gerekiyordu fakat yeteri kadar maddi imkanımız yoktu. Akrabalarımızdan üniversitedeki hocalarımıza kadar uzanan çok geniş bir yelpaze bize maddi destekte bulundu. Bu sayede duruşmaya katılabildik. Bu sürecin her bir zerresi dayanışmayla örüldü işin aslı. Bir yandan da davayı görünür hale getirmeye çalışıyorduk, ana akım medya ve sosyal medya üzerinden bunu sağlamaya çalıştık. Bu davanın görünür olması, yaşanan onca kadın cinayetinin arasında kadın dayanışmasıyla bir kişi daha eksilmediğimizi göstermek açısından da çok önemliydi. Kadına yönelik şiddet davalarında ve kadın cinayetlerinde iyi hal ve tahrik indirimleri uygulayarak adeta cezasızlığı öngören erkek egemen adaletin değil gerçek adaletin sağlanması için, erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına engel olmak için, kadınların güçlenmesi için ve kadın dayanışmasının hayatiliğini göstermek için her bir duruşmada adliyeyi sloganlarımızla inlettik.

Hilal: Üniversiteli Kadın Kolektifi olarak bizler de Feride İçin Kadın Dayanışması’nın bir parçasıyız. Haliyle bu süreci de böyle örgütledik. En ufak işlerimizi bile ince ince planlayarak yaptık. Otobüs bulmaktan, basın çağrısına kadar. Güvenilir bilgiyi yaymak bizim için çok önemliydi ve bu yüzden Feride İçin Adalet Facebook ve Twitter sayfalarını açtık. Dava boyunca da davanın gidişatı için özenli bir şekilde bilgileri paylaştık. Ayrıca tüm basın yayın kuruluşlarından sadece bu sayfaların bilgilerine itibar etmelerini istedik ki doğru bir şekilde bilgi yayılabilsin diye.

 

Son olarak kadın hareketi açısından Feride davasının sonucunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sibel: Feride davasının sonucu kadınlar için büyük bir kazanım. Çünkü takip ettiğimiz çoğu davada erkeklere iyi hal ve tahrik indirimleri veriliyordu. Feride davası kararı emsal niteliğinde ve kadınlara güç veren bir sonuçla tamamlandı. Bu da aynı zamanda erkek adalete karşı büyük bir umut verdi kadınlara. Attığımız her slogan gerçekti. Kadın dayanışması yaşattı.

Hilal: Davanın tarihi belli olduğu andan itibaren tek amacımız Feride’yi bulurken ördüğümüz kadın dayanışmasını yeniden örmek, kadınları bir araya getirmekti. Bununla birlikte dava süreci boyunca örgütlenen dayanışmayla emsal bir karar çıkarılmasını sağlamaya çalıştık. Böylece sonraki kadın davaları için örnek niteliğinde de olabilirdi. Şu an davayı değerlendirirken birkaç açıdan çok önemli olduğunu görüyoruz. Öncelikle; dava bir kazanım ve biz bu davada hiçbir şekilde indirim olmayan bir sonuç aldık. Normal şartlarda kaçıran kişiye yardım edenlerin de çok ciddiye alınmadığı, serbest kalabildiği bir durum olurdu ancak tüm sanıklar toplamda indirim almadan 80 yılla yargılanıyor. Bu sonraki kadın davaları açısından da örnek niteliğinde.

Bir diğeri ülkenin en zor zamanlarında OHAL sürecinde kadınların yine umut olduğunu gördük.Böylesi bir süreçte kadınların kazanımı aslında OHAL koşullarındaki ilk kazanım oldu. Bunu yine kadınların yapmış olması açısından da bizim için çok kıymetli. Son olarak da dayanışmayla neler yapabileceğimizi bir kez daha görmüş olduk biz kadınlar. Çünkü; kadınların bir araya gelmek, yan yana durmaktan başka bir alternatifi yok. Yaşam hakkımız için dayanışmayı büyütmek zorundayız ve kadınlar bunun bilinciyle sesini yükseltiyor. Bu davayla şiddet gören, tacize, tecavüze maruz bırakılan tüm kadınlara çağrımız kadın dayanışmasının gücüne inanalım çünkü birlikte olursak eğer ne eksiliriz, ne sesimiz biter!

 

 

Fulya: Kadınlar kazandı. Aslında bu iki kelime tüm süreci anlatıyor. Kadına yönelik şiddet davalarının hepsinde olduğu gibi Feride davasında da sanık avukatları tarafından kadın suçlandı, şiddet uygulayan erkek mağdurlaştırıldı, rıza kavramı ters yüz edildi, kadının beyanı hiçe sayılırken erkeğin beyanına itibar edildi. Fakat en başından beri örülen kadın dayanışması ve elbetteki avukatların ciddi emekleri sayesinde yıllardır uygulanan iyi hal ve tahrik indirimleriyle cezasızlaştırılan erkek şiddetine bu davada hiçbir indirim uygulanmadı. Bu karar kadına yönelik şiddet davalarında bir emsal oluşturmakla beraber biz kadınları güçlendirdi. Bir kere daha gördük ki kadın dayanışmasıyla, inatla ve umutla güçleniyoruz. Erkek şiddetine ve onu meşrulaştıran yargı kararlarına karşı dayanışmayla mücadele ediyoruz. Feride’yi bulduğumuzda söylediğimiz gibi bir kere daha bu iki kelimeyi söyleyebiliyoruz. Kadınlar kazandı. Biz kazandık.

 

 

Röportaj Sendika63.org ‘dan alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir